13 Nisan 2011 Çarşamba

herşeyimi kaybetsemde gülüşüm hep 10 numara..


Nefes alıyorum-nefes veriyorum-görüyorum-yaşıyorum... Ve sanırım büyüyorum. Her dakika bir şeyler ekleniyor benliğime. Öğreniyorum yaşamayı kendime göre… Her defasında duygu potansiyelim biraz daha azalıyor; her defasında biraz daha hoyrat yaşıyorum. Gülmeyi unutsam da tebessüm edebiliyorum şimdilik. Ağlamayı unutsam da gözlerim dolabiliyor sebepsizce… Yalpalamaya başlıyorum başım dönüyor hayattan, dostlar yetişiyor imdadıma kendileri için savaştıkları yetmiyormuş gibi benim için de savaşıyorlar yerçekimiyle…
Bazen birileri çıkıyor karşıma; hiç tanımadığım… Kendimden gereksiz yere tavizler veriyorum onlar için… Kazancım defterler dolusu cümle ve biraz gözyaşı oluyor. Dediğim gibi öğreniyorum…
Gülmek ve delilik arasında ince bir çizgi olduğunu savunur Hippokrates; işte kimi zaman o çizgiye yaklaşıyorum... Kendimle çeliştiğim düşünülebilir. Keza yazının başında gülmeyi unuttuğumdan bahsettim. Fakat mutlu olarak gülmek var, gülünç bir durum karşısında gülmek var, bir de benim vakıf olduğum gibi; sebepsiz yere gülmek var.
Bu aralar buyum ben… sanıyorum ki uzun bir süre daha böyle kalacağım…

1 yorum: